Ekonomi Gelişirse Ekonomi Gazeteciliği de Gelişir
Star TV Haber Sunucusu Celal Pir ile Star TV’de bir araya geldik. Celal Pir bize televizyon gazeteciliği hakkında “Televizyon gazeteciliği toplumun kesimleri arasında bilgi aktarmak yani bir nevi postacılıksa, görsel postacılıksa bu alanda başarılı olmak için, insan içinde, kalbinde, yüreğinde bunu hissedip, kendini bu yönde geliştirdiği zaman farklı hikayeler instyle story’ler ortaya koyabilir. Televizyonculuk bana göre bir film, bir hikaye gibi.” dedi.
Celal Pir geleceğin medyacılarının Sosyal Medya kullanıcıları olacağını “eskiden bakkal, kasap sosyal liderken dünyaya açılmayla birlikte bugün artık liderler bloggerlar” diyor.
Ekonomi gazeteciliğinin gelişmesinin refah seviyesinin artmasıyla mümkün olacağını ve bu durumda da ekonomi sayfalarının ve ekonomi programlarının artacağını belirten Celal Pir ile “ekonomi medyası, medya insanı, sosyal medya ve görsel medyayı” konuştuk.
Birçok insanın tanıdığı bir insansınız ama bir de bizim için kendinizi anlatabilir misiniz?
Ben 1961 doğumluyum, Haydarpaşa Lisesini daha sonra Gazetecilik Yüksek Okulu’nu, daha sonra da İ.Ü. İktisat Fakültesi’ni bitirdim. İngilizce ve Arapça konuşabiliyorum. Ama Arapçam o kadar iyi değil unuttum artık. Gazeteciliğe 1984 yılında Yeni Asır’da Rapor Gazetesi’nde başladım. Hürriyet, Milliyet, Sabah, HBB Televizyon (baktım ki televizyonculuk daha bireysel bir şey gazeteciliğe göre) Kanal 6, Kanal D ve Ntv’nin kuruluşunda bulundum. Şimdi ise Star tv’nin haftasonu ana haberlerini sunuyorum.
Televizyon Haberi’ni bize tanımlayabilir misiniz? , Türkiye’de TV Haberciliği hakkında neler söylersiniz?
Televizyon haber bir film gibi. Yani bir filmde neler var. Bir başı var, girişi var, gülmek var, ağlamak var, üzülmek var. Hayat var. Televizyon haberlerinde de hayat var. Ama iklimde önemli. Yani hangi iklimde habercilik yaptığınız da önemli. İhtilal sonrası tek parti dönemi, sonra koalisyonlar dönemi, daha sonra yine tek parti dönemi hepsinin özellikleri birbirinden farklı, yaptığınız filmler de ( ben öyle diyorum çünkü her biri bir hayat hikayesi) ona göre değişiyor, bazıları çok kaliteli oluyor, bazıları ise o kaliteyi yakalayamıyor bana göre. Şu anki durum ne derseniz şu anda bir nebze biz pazarlamacı da gibiyiz. Çünkü müthiş bir rekabet var. Biz yaptığımız ürün için biz yaptık al bak işte rafta, diyecek insanlar değiliz. Haber ne kadar iyi olursa olsun bir de pazarlamak durumundayız. Yani sıralamak, akış yapmak, insanların beğenisine sunmak durumundayız. Dolayısı ile şu an eskisinden daha büyük bir rekabet var ve tabi sınırlamalar da var. Sınırlamalar da şöyle; yanlış anlaşılmasın insanların kutuplaştığı bir ülke haline geldik, birinin A dediğine, öbürü Z diyor. Biz ise iki tarafa da seyrettirebilecek kalitede olmak zorundayız ve yani öteki tarafı da bizim ürünlerimiz etrafında sevgi ya da nefretle buluşturabilmemiz gerekiyor. İşte sıkıntı da burada..Sadece gazetecilik değil yani yaptığımız iş, işimiz gazetecilik olmaktan çıktı. Gazetecilikte artık haberinizi insanlara beğendirmek durumundasınız, izlettirmek veya okutmak zorundasınız. Beğeniyi de bu anlamda söylüyorum. Bir anlamda da aldığımız pazarlama eğitimlerinin bu işte de de etkisi oldu.
Türkiye’de sıkıntı ne biliyor musunuz? Aynı haberleri, aynı kanalların, aynı şekilde vermesi. Oysa biz farklı hikayeler yapabilmeliyiz, instyle story’ler ortaya koyabilmeliyiz. Hayatın değişik kesitlerini ekrana getirebilmeliyiz. Bir anlamda gazetecilik veya televizyon gazeteciliği toplumun kesimleri arasında bilgi aktarmak yani bir nevi postacılıksa, görsel postacılıksa bunun yerine getirebilmek için harcamalar yapabilmeliyiz ama o kadar büyük ekonomik baskı var ki televizyonların ve medyanın üzerinde, yani her şeyiniz harcama, her anımız harcama bunları doğru kontrol edip daha iyi haberler yapabilmeliyiz. Televizyon haberciliği bana göre şu anda büyük bir ekonomik baskı altında. Habercilik keza para kazandıran bir iş değildir. Habercilik para kazandırmaz ama harcattırır. İyi haber, iyi bülten, güzel sıralama, hoş bir akış insanların beğenisine hitap eden bir şey yaparsanız, haberlerin maliyetlerini de çıkartma şansınız olur.
Ekonomi Gazeteciliği’nin gelişmesinin nedenleri ve geleceği hakkında neler söylersiniz?
Ekonomi Gazeteciliği’nin gelişmesinin nedeni insanların artık servet sahibi olabilecek refah düzeyine yavaş yavaş kavuşmaya başlamasıdır..Bizim milletimiz fakirdi, içe kapalı bir ekonomimiz vardı. Dolayısı ile insanlar kendi girişimci ruhlarını ortaya koyamıyorlardı. Hatta eski Türk filmlerinde görebilirsiniz. Hulusi Kentmen oynardı bir tarafta fabrikatörler, bir tarafa da fakirler. Ara sınıflar yok, orta direk yok, hakikatten insanlar milli gelirin 2000 Doları aşmasıyla birlikte ilk defa ucuz da olsa otomobil sahibi oldular. İnsanlar servet sahibi olurlarsa ancak o zaman başka şeylerle ilgilenmeye başlayabilirler. İnsanlar ne zaman paralarını artırmaya başladılar, o zaman bu nedenler oluşmaya başladı. Tüketim çılgınlığından önce Türkiye’de müthiş bir tasarruf isteği vardı, dışa açılmayla birlikte bütün bu enstrümanlar devreye girdi. O zaman benim 1000 liram varsa nereye gidersem gideyim 5 lira faiz veriliyordu. Rekabet başlayınca, ortaya çıkan tablo insanlara farklı gelirleri elde etme imkanı getirdi. Bu sayede de insanlar inanılmaz şekilde de parayla, pulla, ekonomiyle, reel sektörle ilgilenmeye başladı. Bu ilgi de şunu getirdi, biz bu ilgiyi tatmin etmeliyiz. Aslında bir kural vardır. “Tahrik edip, tatmin etmemek olmaz” derler (ama bunu medeni bir şekilde söylüyorum) , insanların bilgi açlığını da gidermemiz gerek. Bunu yaparken de Türk okurunun bir gelişmiş batılı ülkenin okuru gibi olmadığını bildiğimiz için bazı yıllarda biz haberi ve başlıkları, spotları büyük yazıp bazen haberi bile yazmazdık. Haber hap bilgi veriliyordu yani. Sonra ilişkiler gelişti, refah seviyesi arttı ve rakamlar yükselmeye başladıkça detay devreye girdi. Bugün herhalde Batı’da olan her türlü yorum, enstrüman Türkiye’de de vardır. Bazıları eksik olmakla birlikte çünkü ekonomiden bahsediyorum. Yani refah seviyesi arttıkça; ekonomi sayfaları artar, ekonomi programları artar. Çünkü bilgi açlığı ortaya çıkar. Bunun daha da ötesi var inşallah 10-15 bin doları geçebilirsek ama bu tabi biraz zor görünüyor, çünkü Türkiye hala teknoloji üreten ve bunu dünyaya sunan bir ülke haline gelmediği için buralarda kıvranıp duruyoruz aslında. Bu eşiği aşabilirsek çok daha büyük imkanlar çıkacak ekonomi gazetecilerinin önünde. Ben buna gönülden inanıyorum. Bir insanı bir toprağa bağlı kılmanın en büyük nedeni onu servet sahibi yapmaktır, diye düşünüyorum.
PR haberciliği konusunda düşüncelerinizi alabilir miyiz?
PR bizim işimizin özü. Yani daha önce de söylediğim gibi işimizi insanların beğenisine sunuyoruz. Ne kadar az rekabet varsa o kadar az PR’a ihtiyaç vardır. Ne kadar çok rekabet varsa o kadar çok PR’a ihtiyaç vardır. Ben birçok gazetecinin de mesleği bıraktığı zaman PR yaptığını görüyorum, aslında bu benim hoşuma gidiyor bir taraftan da bizi zorluyor. Çünkü dostluklarımız, arkadaşlıklarımız var. Onlar da biliyor neyin haber, neyin haber olmadığını ama bazıları ile karşılıklı zorlama oluyor. İki tarafta zedelenebiliyor. Gazetecilerle ile PR’cıların arası pek iyi değildir bu yüzden.. Ama PR konusunda şunu söyleyebilirim bir işin toplumun beğenisine, insanlara güzel bir şekilde sunulabilmesine veya kötü bir işte o kötülüklerin defedilmesinde mutlaka ve mutlaka PR’a ihtiyaç var. Medyaya da ihtiyaç var ama PR’cılar biraz zeki, biraz yaratıcı biraz da tamahkar. Biz PR’cılarla karşılıklı olarak geldiğimizde “şimdi o benden kaç para alacak?” diye düşündüğümüz bir atmosfer yaratılıyor, bunu aşmak lazım biraz daha kurumsal bir şey olması lazım. O kurumsallık içinse müthiş bir zeka parıltısı gerekiyor.. PR’da bunu yapabilenler zaten ön plana çıkıyor yoksa diğerlerin pek başarılı olduğunu sanmıyorum çünkü o zaman gazeteci dostundan haber çıkartma gibi bişey oluyor ki onun adı PR değil.
Tv Gazetecisi, sunucusu olmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?
Bu iş üniversiteyi bitirdikten sonra yapılacak bir iş değil bu hakikatten küçükken başlanılacak bir şey. İnsanın gazetecilik yapma veya haber verme arzusu, bunları paylaşma arzusu, fikirleriyle o insanları bir yere götürme arzusu (belki buna siyaset de diyebilirsiniz) ufak yaşlarda edinilmesi gereken bir şey, sonradan olunmuyor. Sonradan olunca suni oluyor. Kısa vadeli oluyor ve siz kişiliğinizden bir şeyler vermeye başlıyorsunuz o da sıkıntı yaratıyor. Bu mesleğin lise çağından başlayarak , sosyal kulüpler aracılığı ile gazetecilik mesleğine eğilenler tarafından yapılmasından yanayım. Burada bir yanlış da var onu da söylemek isterim. İnsanların güzel olması, insanların manken gibi olması veya insanların şık giyinmesi bunların hiçbiri o insanları ne gazeteci ne televizyoncu ne de başka bir şey yapmaz sadece geçici hevesle o insanların kullanılması imkanını yöneticilere verir. Dolayısı ile hakikatten tv gazeteciliği diyorsanız insanın içinde, kalbinde, yüreğinde hissettiği kendini bu yönde geliştirdiği zaman, başarılı isimler ortaya çıkar. Ama tabi mutlaka ve mutlaka iyi bir eğitim gerekiyor ki herkesi tahlil edebilesiniz. Aslında bizim mesleğimiz insanları tahlil etmekle ilgili bir meslektir de.
Bu mesleğe başlayacaklar için sizler öncü, üstün insanlarsınız bu yüzden tavsiyeleriniz bizim için çok büyük önem taşıyor.
Medya dünyasının içine giren insanların bir tek farkı var daha sosyal insanlar, daha dışa açık insanlar. Soru sormayı bilen ve soru sorulmasından çekinmeyen bundan korkmayan insanlar. Tabi ki zamanı gelince nereye kadar gideceğini bilir aklından ve ve kalbinden de geçer bu. Ama medya dünyasındaki insanlar da sıradan insanlardır. Benim annem devlet memuru, babam devlet memuru ama ben çocukken resimli bir ansiklopedimiz vardı G harfini oradan keser Gazetecilik olarak duvarıma asardım. Medyada ziraat mühendisi de var, hukukçu da var, bugün artık herkes gazeteci. Ülkemizde 12 milyon kişi Twitter kullanıyor demek ki her altı kişiden biri Twitter kullanıyor. İnsanlar Twitter’dan sadece bilgi almıyor, bilgi de aktarıyor. Twitter’da bakarsanız 120 bin kişi gazeteci. Bunlar toplumu etkileyen insanlar onlardan bahsediyorum, Toplumun sosyal liderlerini diyorum. Eskiden bakkal, kasap sosyal liderlerken dünyaya açılmayla birlikte bugün asıl lider sizlersiniz bloggerlar. Önceden sivil toplum kuruluşları aracılığı ile toplumsallık yaşanıyordu ama şimdi bireysellik yaşanıyor. Bireyselliğin getirdiği müridler sistemi var şimdi. Çok farklı fikirleri bir arada görmek için ideal bir ortam. Fikir anarşizmi iyi bir şeydir. İnsan düşünmediğini görür daha önceden sıkıntılarını çözebilir. Bugün sosyal medyanın en büyük kazancı bence bu. İnsanlar artık fikir edinebiliyor. En büyük gazeteciler artık sosyal medyada haber aktarımı yapan gazeteciler diye düşünüyorum. Sosyal medya sanıyorum ki önümüzdeki dönemde medyanın en önemli mecrası olacak.
PR’cılar için sizden bir mesaj istesek?
Onlar bizden (onların para kazandıkları) özellikle ekonomiyle ilgili ya da bir kişiyle ilgili bilgileri yayınlamamızı isterler. Biz de bu bilginin hakikatten topluma bir şey vermesini isteriz. Bu ne olabilir, bu bilginin içinde bir hikaye olması lazım yoksa ben sadece Müjgan Hanım bugün ne giymiş bunu haber yapamam. PR’cılar bunu da istiyorlar bu hoş bir şey değil. Dolayısı ile PR’cılarla, gazetecilerin arası ne kadar iyi olursa olsun mutlaka bir gün bozulur, ilişki çatlar. Gazeteciler de PR’cılardan ne bekler; onların menfeatine olmayan konularda da bilgi isteyebilir.. O zaman da PR’cı engel olur. Bu durumda nasıl iyi ilişki kurulsun ki, hep iyi şeyleri aktaramayız çünkü biz sizin kanalınız da değiliz. Dolayısı ile gazeteciler ile PR’cıların arası hiç düzelmez. Gazetecilerle arası iyi olanların ilişkileri de ayakta kalır durumda değildir. Bir ilişkiyi ayakta tutan şey canım, cicim gel yemek yiyelim değil, doğru bilgidir.
Mesela bir şey anlatmak isterim. Bir havalimanında deve kesilmişti. Bunu medyadan saklayabilir misiniz? ama bunu sıkıntılı bir haberden başka bir noktaya çevirebilirsiniz, doğru PR yaparak. Gazetecilerden bilgi saklarsanız gazeteciler onu bulurlar. Ve siz bilgiyi saklarsanız gazeteciyle ilişkiniz de kopar. Ama bunu değiştirme şansınız var doğru bilgiyi aktararak. Çünkü PR’cılar bilgiyi sakladıkça, gazeteciler de bilgi açlığı çektikçe bu ilişki düzelmez.