Metehan Mert Cakir_c
Posted: 14 Şubat 2014 By: Comments: 0

Rock FM Metehan Mert Çakır

PR’ci Gerekirse Manifesto Çekmeli

Rock FM 94.5 Genel Yayın Yönetmeni Metehan Mert Çakır her akşam saat onyedi’de Arka Koltuk Programı’ndan tanıdığımız bir isim Rock FM ofisinde bir araya geldiğimiz Metehan Mert Çakır “PR konusunda çok radikalim” diyor. Metehan Mert Çakır’a Müzik PR’ını sorduk.

Metehan_b1

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Metehan Çakır benim adım. Rock FM ve Karma Türk’ün yayın yönetmeniyim, yaklaşık altı senedir. Ondan önce 13 senelik bir radyoculuk geçmişim var. Ama eğitimimi reklamcılık ve halkla ilişkiler üzerine tamamladım. İki tane okul okudum. Hem metin yazarlığı hem halkla ilişkiler. Altı senedir her akşam Rock FM’de 17 ve 20 arası Arka Koltuk adında bir programın yapımcılığını ve sunuculuğunu yapıyorum. Çok interaktif bir şekilde yürütmeye çalışıyoruz programları, dinleyicilerle iç içe. Gün içerisinde başka çalışmalarımız da var tabii. Bütün radyoların listelerinin hazırlanması ya da DJlerin kontrolü, onun dışında yayına hangi şarkıyı alacağız, gelen konukların ayarlanması gibi. Günde on-oniki saatimiz radyoda geçiyor, güzel eğlenceli bir işteyiz, herkesin hayalindeki işi bulması çok zor, biz bir şekilde onu yakalamış şanslılardanız.

Rock FM’den biraz bahsedebilir misiniz?
Rock FM on altıncı senesini kutluyor. Ben bunun son yedi senesinde varım. Yedi yıldır Rock FM’in içindeyim ama altı yıldır yöneticiliği yapıyorum. Daha önce programcıydım. Türkiye’nin tek rock radyosu. Sadece rock müzik çalar. Aslında bunu söylerken biraz düzeltmek lazım. Rock n Roll kültürüne sahip olan her şarkıya yer verir. Rock n Roll kültürünü benimsemiş herkese hitap eder. Türkiye’deki bütün olaylara karşı hassastır. Sosyal sorumluluklarını çok iyi bilir. Sosyal sorumluluğa önem, değer verir. Bunlar üzerine çalışmalar yapar. Onun dışında on beş-yirmi tane dışarıdan programcımız, dış yapımcılarımız var. Bunlar blues, alternatif , Türkçe rock. Ondan sonra iki tane show programımız var. Gitar müziği, sinema sountrack programımız var. Dönemsel müzik programlarımız, klasik rock programlarımız var. Ve dolayısı ile Rock n Roll kültürünün içerisindeki tüm yapı taşlarına aynı anda hitap eden tek radyoyuz. Dünyadaki radyoları da takip ediyoruz işimiz gereği neler çalıyorlar, son dönemde neler popüler oluyor bunun gibi. Dünya radyolarını takip ederken şunu da görüyoruz, yaptığımız işi çok doğru ve çok iyi yapıyoruz. Dünyanın bence kitle olarak olmasa da yapı olarak en doğru ve en güzel işinin yapıldığı rock radyosu diyebiliriz Rock FM için.

Radyoculuğu anlatabilir misiniz?
Ben radyoculuk hakkında çok net bir bilgi verebilirim. Radyoculuk dünya üzerinde okulları olmasına rağmen alaylı olmayı gerektiren tek meslektir bence. Tek olmasa da en azından bu sektör için geçerli. Eğer ki içinizde radyoculuk adına bir ateş yoksa bunu öğrenip yapamazsınız. Diksiyonunuz çok önemli çünkü sahip olduğunuz tek şey, sesiniz. Ne konuştuğunuzun çok önemi var, Her zaman çok dikkatli olmalısınız, ağzınızdan çıkan kelimelere çok dikkat etmelisiniz. Hangi radyodaysanız o radyonun müziğini çok iyi bilmelisiniz, sadece müziği bilmek yetmiyor o müziği dinleyenlerin piyasasını da bilmelisiniz. O insanlar ne dinler, nerelerde takılır, hangi konserlere giderler, özel hayatlarında neler yaparlar bunları bir şekilde bilmek zorundasınız, bilmiyorsanız da öğrenmek zorundasınız. Dünyanın en kafa gerektiren ve en zevkli işlerinden bir tanesi radyoculuk. Çünkü boş bir odada tek başına konuşuyorsunuz ve kimin sizi dinlediğini tam olarak bilemiyorsunuz, nasıl bir tepki alacağınızı bilemiyorsunuz. Biraz deli işi radyoculuk aslında, tek başına boş bir odada oturup konuşmaktan bir farkı yok ama sizi binlerin dinlediğini varsayarak bir şeyler sunuyorsunuz aldığınız tepkilere göre yönlendiriyorsunuz kendinizi. Kaldığınız süre, çaldığınız müzik, dinleyicilerle olan diyaloglarınız çok önemli .Dışarıda yaptığınız etkinlikler çok önemli belli bir kitleye hitap ediyorsanız artık sosyal medyaya da dikkat etmelisiniz.Televizyon gibi olmasa da insanların gözü önünde oluyorsunuz ve hareketlerinize dikkat etmek zorunda kalıyorsunuz. Çok önemli ve dünyanın en zevkli işi radyoculuk. Sorunlarınız ne olursa olsun o sorunları kapıda bırakmalısınız, her gün aynı pozitiflikte, performansta yayın yapmanız gerekiyor. Dolayısı ile o gücü, enerjiyi korumanız gereken tek meslek.

Radyoculuğun sorunları nelerdir sizce?
Radyoculuğun en büyük sorunlarından biri reklam alamamalarıdır. Bütün radyolar için geçerlidir bu. Çok zor radyoya reklam almak, fakat biliyorsunuz birçok televizyon kanalı açılıyor, kapanıyor artık her şeyi insanlar internetten takip ediyor, internetten her şeye sahip olabiliyorlar ama radyoculuk dünya üzerinde ölmeyecek olan tek meslek. Ölmeyecek olmamasına rağmen reklam sektöründe radyoculuğa ayrılan pasta çok küçük. Bu en büyük sorunlardan bir tanesi. Radyoya ayrılan reklam pastası televizyona ayrılan yani görsel medyayla kıyaslandığı zaman çok küçük. Diğer sorunları ise bazen teknik sorunlar yaşayabiliyorsunuz çünkü internet yayınınız gittiği zaman güç kaybedebiliyorsunuz, internete bağımlısınız. Ya da vericide elektrik arızası yaşarsanız sıkıntı yaşayabiliyorsunuz. Başka bir alternatifiniz yok, olmuyor bazen. Onun dışında müzik listelerini sürekli güncellemek zorundasınız. Yani ben üç gün hasta olsam gibi bir lüksünüz yok, üç günlük bir kayıp radyoda göz önüne alınamaz. Her gün dakik olmak zorundasınız örneğin ben, her gün on yedide yayına giriyorum ve o saatte yayına girmek zorundayım. 20 de yayına gireceğim diyemem. Hayatınızı kendine özgü bir düzene sokuyor radyoculuk. O düzen de sizin kendi özel hayatınızda yapacağınız her şeyi etkileyebiliyor. En büyük sorunları bunlar radyoculuğun yani para, reklam bu ikilem onun dışında da dakiklik. Dakik olmak bir yerden sonra insan için sorun haline gelebiliyor.

Radyonuz ve PR hakkında neler söylersiniz?
Türkiye’de veya daha çok İstanbul’da Rock müziği seven hemen hemen herkesin dinlediği bir kitleye sahip Rock FM dolayısı ile bu kitleyi biz elde tutmak zorundayız. Türkiye’nin en bilinçli radyo dinleyen kitlesi Rock FM’in kitlesi. Dinleyicimiz bizim ne çaldığımızı bizden daha iyi bilir. Dolayısı ile biz hep aktif kalmaya çalışıyoruz, müziğimizi yenilemeye çalışıyoruz. Türkiye’de olan tüm rock, metal konserlerine sponsor oluyoruz. Sürekli iç içeyiz dinleyicilerle özel partiler yapıyoruz, Rock FM yıldönümü partilerini yapıyoruz. Birçok sanatçı destek oluyor biz de onlara yeri geldiğinde destek veriyoruz. Partiler, organisazyonlar yapa yapa stüdyoya kapanıp kalmayan halka açılan bu konuda en önemli radyolardan bir tanesiyiz.
Radyonuz da yer verdiğiniz sanatçılar hem en yeni tanınmamış hem de çok ünlü olabiliyor, PR uygulaması için neler söylersiniz?
Aslında bu böyle olmak zorunda. Bu yazılamamış kanun gibidir. Ben yirmi senedir Rock Müzik piyasasındayım herkesi tanıyorum, bir aile ortamı, samimi bir ortamda yaptığımız bir şey bu. Eğer mesafeli yaklaşırsanız bu samimiyetsiz geliyor bizim dinleyicimize. Biz dinleyicimizle de arkadaş gibiyiz. Bizde rotasyon sistemi yoktur. Rock FM de günde 350-360 tane şarkı çalar, aynı şarkıyı günde ancak üç defa dinlersiniz o da yeniyse.

Radyocu olmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
Ben hayatımın on yılını bir lira para almadan (çalışıyordum yine ama) çeşitli radyolarda gerek programcı, gerek seslendirmeci, gerek stajyer olarak geçirdim ve bir lira da para kazanmadım. Radyoculuğu öncelikle para kazanma kapısı olarak görmemeliler. Bir numaralı kural bu. Gerçekten radyoculuğu seviyorlarsa, bu iş onlara çok heyecanlı geliyorsa yapmamalılar, müzik sektörü içinde olabilirler, spor radyosunda olabilirler, haber radyosunda olabilirler gerçekten çok seviyorlarsa, o yüzden en başında söyledim alaylı mesleğidir radyoculuk, içinizde varsa. Şarkıcılık gibidir yani, birisi sesi çok güzeldir ve şarkıcılık kariyerine devam eder ama öbürü şarkıyı çok sevse de sesi iyi olmadığı için hiçbir zaman söyleyemez. Ama başka bölümlerinde rol olabilir mesela prodüktör olabilir mesela müzik yazarı olabilir. Ama radyoculukta da o istekle beraber o cevher de olmalı açıkcası. Ses tonun, müziği nasıl kullandığın, nasıl hitap ettiğin. Bize stajyerler gelip gidiyor ve bazen yirmi yıl da radyoculuk yapsa olmaz, böyle insanlara rastlayabiliyoruz. mesela insan çekingense, kıvrak zekalı değilse radyoculuk yapamaz. Bunlar geliştirilebilecek şeyler değil. Radyolarda çalışarak bunları test edip içinde cevher varsa bunları da geliştirebilir. Ben 98 yılında başladım radyoculuğa ilk başlarda çok kötüydüm ama kendimi geliştirebileceğimi biliyordum Açık Radyo’da Jak Kohen’den çok şey öğrendim. Ama hiçbir zaman da oldum dememeli Her zaman öğrenecek yeni bir şey var. Tavsiyem radyolarda vakit geçirmeleri.

Müzik PR’cıları için bir mesaj istesek?
Ben bu konuda çok radikal bir adamım, diğer radyoculara pek benzemiyorum. Müzik PR’cıları ile aramız çok iyi sağolsun ama ben onlardan şunları istiyorum bir ; gereksiz samimiyetlere girmesinler, yani bir anda sanki on yıllık arkadaşımmış gibi davranan PR’cılar var. Mesleğin doğası gereği ama bu radyoculara çok sahte gelir. Bizim uzun senelerdir tanıdığımız PR’cı arkadaşlarımız var ama olmayanları da var. İki; çok gereksiz CD gönderiyorlar radyoya, benim bugüne kadar attığım CDnin haddi hesabı yok. Çünkü ben artık müziğe MP3 olarak, dijital olarak ulaşmak istiyorum ve bana dijital olarak göndersinler. Ben bunları sahsım adına konuşuyorum. Ben bana gönderilen basın bültenlerinin belki yüzde onunu okumuşumdur bunlar israf. Zaten bir de sadece bana gelmiyor. Bunlar gereksiz maliyet. Ben hep söylüyorum bana şarkıyı dijital gönderin ve herkese de dijital göndermeliler bence. Bir de özel hediye hazırlıyorlar bunlara gerek yok, Çünkü ben adam kayırmıyorum. Dinleyicimin verdiği tepkiye göre çalıyorum şarkıyı. Rock FM Türkiye’de tek, tv olarak da Dream TV. Türkiye de hiçbir yerde rock gruplarına , rock şarkılarına yer verilmiyor. Bu tür rock müziklere yer verilmeyince tabii ticari müzik yapılmaya başlanıyor. Ben bunları kabul edemiyorum. Mesela şarkı çok uzun olmuş deyip şarkıyı kesebiliyorlar. Ben aynı zamanda müzisyenim, müzik bir sanattır; üç dakika beş dakika kesilip insanlara daha kolay dinletilsin diye o sanat eserinden ödün veremem. Mesela tablodaki sarı rengi sevmiyorsunuz diye tabloyu kesmezsiniz.. Müzikte öyle bir şeydir. Ben radyo edit kültürüne karşıyım. Ben on dakikalık şarkılar çalıyorum yirmi dakikalık da. Bu Manga’nın başına gelmişti. Beş buçuk dakikalık videoyu kesmişlerdi, çok karşı çıktım radyoda da çok söyledim. Mesela İntroyu da kesiyorlar müzik sesin başladğı yer değil notanın başladığı yerdir bana göre. PR’cılar da buna dikkat edip medya şirketlerine, radyoya, televizyona, gerekirse manifesto çekmeli. PR’cılar gereksiz samimiyete girip ürününü yayınlatmaya çalışmasın. Para ile şarkı çalan radyolar varmış. Böyle bir business değil burası.

Share This!


Client: Rock FM Metehan Mert Çakır
Date: 02/14/2014